29 Ekim 2014

Yaşasın Renkli Rumelikavağı

Bugün (23 Ekim 2014) Rumelikavağı'da Rıfkı Güney Kıldıran İlköğretim Okulu öğrencisi birbirinden yetenekli minik dostlarla beraberdim. Onlar "Yaşasın Renkli Rumelikavağı" sloganıyla yaşam alanlarını daha keyifli bir hale getirmek için mazgalları, rögar kapaklarını boyarlarken ben de sadece hayran hayran izlemekle kalmayıp hem fotoğraflarını hem de videolarını çektim. Bu harika gün için öncelikle minik dostlara, organizasyonu yapan sevgili dostum Senem Altun'a tüm velilere teşekkür ederim.






















Yeraltındaki İstanbul'un Çıkış Kapısı

Hürriyet "Yeraltındaki İstanbul'un Çıkış Kapısı" başlığıyla rögar kapaklarını fotoğraflama merakımı 7 Ekim 2014 tarihinde haber yaptı! 

Haberi okumak için Tık :)
İnstagram'daki rögar kapakları koleksiyonu için Tık :)


20 Eylül 2014

Türkiye Zeka Vakfı


Gelecekte söz sahibi olabilmek için "zeki bir toplum" olabilmenin önemine işaret eden ve bu yönde çalışmalar yapan Türkiye Zeka Vakfı diye bir vakıf varmış; yeni haberim oldu!

www.tzv.org.tr

Çok Pis Azım

Ben azım, çok küçüğüm... 

Ayakkabının içindeki taşım, kulağına kaçan suyum, gözüne giren bir şeyim, dudağındaki uçuğum, apış arandaki pişiğim, kafandaki bitim, dişindeki çürüğüm, ağzındaki aftım, batan tırnağım, kaba etinde dönen kılım, kesilen soluğun, kabustan uyandığında alnındaki ter damlasıyım, ben içine düşen kurtum... 

Çok küçüğüm, çok azım ama çok pis azım dostum ;)

bilemedim / dörtlükler

burada varım
diye mi
orada yokum
bilemedim

21 Temmuz 2014

Paylaşmak

Acınızı paylaşarak sizi sevenleri üzeceğinizi düşünebilirsiniz; ben ise aksine zor zamanda yanınızda olma fırsatı verilen dostların hissettiği huzurun, her iki taraf için de olgunlaştırıcı, iyileştirici ve mutluluk verici eşsiz bir gücü olduğuna inanıyorum. 

Acınızı ve mutluluğunuzu paylaşın; kimine ders olur, kimine huzur verir.

Çağrı

Gelin şu an yapıyor olduğunuz işin, ölmeden önce yaptığınız son iş olduğunu düşünün. Eğer son bir gayretle en iyisini yapmak için uğraşacaksanız doğru yerdesiniz. Yok eğer masadan kalkıp başka bir yere koşacaksanız. Durmayın yapın! Zira kısa ya da uzun, hayata ölçü birimi olmaktan çok uzaklar.
Sevgiler.

önce adalet / dörtlükler

ekmek lazımdı, ekmek kutsaldı ya
her yenen halta uygun kılıftı
o ekmeği benim yapan ise adaletti
o yüzden önce adalet sonra ekmek istedim

iki damla / dörtlükler

ne incir ağaçlarında
ne gofretine maçlarda
kanattım dizlerimi
senden mi esirgeyeceğim iki damlayı

Vicdan

Vicdan, beraber huzur içinde yaşayabilmemiz için geliştirilmesi gereken bir yetenektir; kitaplar da onun içindir. Yoksa okuduğun sadece yazı, yaptığın jimnastik, çektiğin açlık olarak kalır!


02 Nisan 2014

Açıklama

Sevgili Dostlar,

Sanatçı kimliğim sebebiyle herhangi bir siyasi partiyle organik bağ kurmamakta ısrarlıyım. 

Bunun, hem bugün siyasi görüşüme en yakın görüşü temsil ettiğini düşündüğüm parti yarın yanlış yaptığında aynı şekilde tepki verebilme özgürlüğümü korumak için, hem de beni dinlemekten keyif alanların algısında herhangi bir siyasi etiketle değil de duygularına tercüman samimi bir söz, bir ses olarak kalabilmek için şart olduğunu düşünüyorum.

Bu durum tabii ki doğru olduğunu düşündüğüm fikirlerimi, birisi fikrimi değiştirene kadar savunmama ve sizlerle paylaşmama engel değil :)


Ayrıca ürettikletim sayesinde, çoğunluğuyla tanışmamış olduğum, toplumun farklı kesimlerinden olan, farklı siyasi görüşlerden, konuşarak anlaşma kabiliyetine sahip, fikir beyan ederken ve savunurken birbirine saygıda kusur etmemek için çabalayan insanlarla, bugünkü siyasi görüşümü olgunlaştırabiliyor olmaktan dolayı çok mutluyum; ve bundan kesinlikle mahrum olmak istemiyorum.

Hatta bu yüzden yerel seçimlerde özellikle Oy ve Ötesi gibi parti bağımsız bir platformda sandık gözetmenliği yaptım. Partilerden öte, insanların hakkının yenmesine engel olacak kuralına uygun adil bir seçim için var gücümle mücadele ettim.

Fakat, günümüzde revaçta olan ve maalesef benimsetilen anlayışın aksine, gençlerin herhangi bir maddi beklenti olmaksızın tüm toplum için salt özgürlükler ve adalet kaygısıyla gerçekleştirdikleri siyasi parti teşkilatlarına destek olma, oylara sahip çıkma hareketlerini çok değerli buluyor ve destekliyorum.

Benim gibi kendine yukarıda açıkladığım tipte bir sorumluluğu yüklemeyen herkese, görüşlerini yansıtan ya da en yakın görüşte olan siyasi partilerin teşkilatlarına üye olmalarını tavsiye ediyorum. İleride dünyayı ve çocuklarımızı delilerin tahriklerinden koruyabilmek için sağduyu sahibi, demokrasiyi araç değilde amaç olarak gören, ikna kabiliyeti yüksek, donanımlı kadrolara çokça ihtiyaç olacak. Güçlü bir teşkilat yapısına sahip olmadan ve iyi bir takım çalışması yürütmeden eleştirdiğimiz bir sistemi değiştirmek mümkün değil.

Oy verenlerin, partilerine, dışarıdan konuşarak değil teşkilatlarda aktif görev alarak, ülkelerine ise, fikir ve enerjileriyle fark yaratarak çok daha faydalı olabileceklerine inanıyorum.

Saygı ve sevgilerimle.

01 Nisan 2014

Güç Birliği

Güç birliği adına Belediye Başkanı adaylarına çekilmeleri için psikolojik baskı yapılmasını doğru bulmuyorum. Söz konusu koca bir teşkilat ve beğensenizde beğenmesenizde ölse başka partiye oy vermeyecek kemik bir kitle var. 

Yani onlar aday olmasa başkaları olur; ve belli orandaki oylarını yine alırlar. Bu durumda yani 2014 Yerel Seçimler'de eğer korkulan popülerlikleri sebebiyle CHP'den ya da MHP'den "oy çalmaları" ise, ki öyle, burada sonucu belirleyecek olan yine "biz" oluyoruz demektir. Vermezsiniz oy olur biter.


Güç birliğini kurumlar değil halk yapmalıdır.


Sonuçta çalıp çırpanlar, savaş çığırtkanları ve Allah ile aldatanlar ya da örgüt ile korkutanlar dışında herkesin yaşadığımız bu güzel ülke için güzel hayalleri var. Kimseyi kırmayalım, kimseye gönül koymayalım.

28 Mart 2014'de yukarıdaki satırları yazmıştım...

Yerel seçimler geldi ve geçti hala sayımlar devam ediyor. 
Bir çok tartışma ve maalesef çatışma da...

Şimdi oturup 2009 - 2014 karşılaştırmalı tablosuna baktığınızda görüyorum da İstanbul ve Ankara'da MHP seçmeni güç birliğine destek vermiş görünüyor... 

Artvin'de MHP 2009'da 3.43 iken 13.68'e çıkmış ve aportta bekleyen AKP 8 puan farkla şehri CHP'den almış! Tabii benzer bir olayı CHP Balıkesir'de MHP'ye yapmış ve AKP Balıkesir'i almış. MHP, CHP'ye en büyük desteği Çanakkale'de 15 puanla vermiş görünüyor mesela...

MHP'nin AKP'ye kaptırdığı Kastamonu'ya gelirsek CHP'nin kalelerinden Sinop'la komşu olmasına rağmen CHP hiç bir zaman şehirde çok etkili olamamıştı.  2009'a oranla baktığımda CHP 8.61'den 7.15'e 1 puan gerilemiş, MHP 4 puan kaybederken AKP 8 puan artırmış! Hadi 4 MHP'den, 1 CHP'den almış olsa geri kalan 3 puan nereden geldi bilinmez... Bu arada bu sonuçların hizmet sebepli olabileceğinide kesinlikle göz ardı etmemek gerekir. Bölgede yaşamadığım için söylediklerim atıp tutmaktan ileri gidemeyecek biliyorum :) 

Sadede gelirsek güç birliği çağrıları Anadolu'nun genelinde pek karşılık bulmamış gibi görünüyor. Bana göre en büyük sebebi oradaki dengeler. Malum aileler, akrabalıklar önemli rol oynuyor... 

Hepsi bir yana bence bu seçimlere İstanbul Belediye Başkanı adayı olupta CHP'nin oylarını bölmekle suçlanan HDP'li Sırrı Süreyya Önder Ankara'da oy kullanarak vurdu.

Bu da benim nacizane değerlendirmem... 


31 Mart 2014

Gelecekseniz

Sadece, hükmünüze güveni olmayan 30binden fazla gönüllünün sandık başında nöbet tutmak zorunda kaldığı, 68 noktada elektrik kesintisinin yaşandığı, aleyhinize 1418 seçim ihlal tutanağı tutulduğu için baştan şaibeli olan bu seçim lehinize sonuçlanınca, meydanlarda ustanızın biley taşında bilediğiniz dişlerinizi saklayarak kamil insan tavrı takınıp beni "hayırlı olsun", "milli iradeye saygı" mesajlarınızla, kucaklamanızı falan kesinlikle istemiyorum; çünkü bu sahtekarlık!

Temizlenip geleceksiniz.

Tabii artık sadece ustanızın temizlenmesi de yetmez; çünkü bu tercihinizle siz de bu pisliğe boğazınıza kadar battınız. O yüzden hepiniz temizlenip öyle geleceksiniz.

14 yaşındaki çocuğa terörist diyen ağzınızı yıkayıp geleceksiniz.

Kızlı erkekli çocukları sokak aralarında kıstırıp döverken ellerinize bulaşan kanı yıkayıp geleceksiniz.

Camiye ayakkabılarıyla girdiler; camide bira içtiler; türbanlı bacımın üstüne işediler diyen kopasıca dilinizi kirece batırıp geleceksiniz.

Ayakkabı kutularından fışkıran, evlerinize sığmayan, bir türlü sıfırlanamayan yetim hakkından kurtulup geleceksiniz.

Ateist dediğiniz, dinden imandan soğuttuğunuz insanların vebalinden kurtulup geleceksiniz. 

İnsanlar can çekişirken, şimdi haşhaşi, virüs, paralel dediklerinizle Türkçe Olimpiyatları'nda söylediğiniz şarkıları unutup geleceksiniz.

Gözünü çıkarttığınız 11 insanın gözlerinden öpüp af dileyip geleceksiniz.

Göz bebeklerini, Abdullah'ını, Ahmet'ini, Ali İsmail'ini, Ethem'ini, Mehmet'ini, Hasan Ferit'ini, Mustafa'sını, Medeni'sini, Berkin'ini, Burak Can'ını kaybeden anaların ellerinden öpüp af dileyip geleceksiniz.

Kumpaslarla hayatlarını çaldığınız insanlara, ailelerine kaybettikleri yılları geri verip öyle geleceksiniz.

Gelecekseniz, önce dün, dünya menafaati için vicdanınızı yitirip nelerden geçtiniz,onun hesabını verip tövbe edip geleceksiniz.

Yani öyle balkondan olmaz.

Şimdi lütfen ustanızın yasakladığı ve sizin de bu seçimle yasaklanmasını onayladığınız mwitter, mutube, meysbook gibi pis şeyleri yere bırakın. Dağıtılan tabletleri tepsi yapın. Ayrıca Suriye ile çıkartılmak istenen kirli savaşınıza da sadece siz oğullarınızı yollayın.

Yazın çocuklarınızı Kur'an kursu için Egemen'e, kışın Başbakanı istifaya davet eden Bayraktar'ın, Ağaoğlu'na yaptıracağı, hayırsever Rıza Sarraf'ınızın finanse edeceği okullara yollayın.  

Biz mi?
68'liler mi vazgeçmiş, 78'liler mi?
Asa asa fidanlar mı tükenmiş?
Denizler mi kurumuş?
Bizi merak etmeyin :)

İlk düştüğünüzde sizi biz kaldırırız.

Hadi bana Eyvallah.

28 Mart 2014

Daha Çok İşimiz Var

Bir gidin Allah aşkına!

Daha AKM'yi açacağız, operaya, baleye, konsere, tiyatroya sanata doyacağız. Taksim'i yeşile, ağaca, merdivenleri gökkuşağına boyayacağız. Gezi Parkı'na çadırlarımızı kurup anıtlarımızı dikeceğiz, kayıplarımızı anacağız. Kimimiz namazını kılacak, kimimiz öpüşecek, ama en önemlisi ve en değerlisi, hepimiz ama hepimiz, ötekisiz hepimiz en çok paylaşacağız; yemeğimizi, acımızı, mutluluğumuzu, dünümüzü, günümüzü ve geleceğimizi. 


Elele tutuşacağız, sevişerek anlaşacağız. Hepimiz orada olacağız, hepberaber olacağız. Onun dediği gibi değil, gerçekten, gönülden bir olacağız, iri olacağız ve diri olacağız. Çöpümüzü toplayacağız, çöpünüzü toplayacağız; kirinizden ve kibirinizden ülkeyi arındıracağız. 

Özgürlüğü kutlayacağız, insanlığı, iyiliği kutsayacağız herkes için. İnancımızı kurtaracağız ötekileştirenlerden; ve yolculayacağız karanlıklarına...

Daha çok işimiz var!

Hadi gidin Allah aşkına!

#direngezi

26 Mart 2014

Kime Oy Vermeli


Değerli Halkım,

Günümüz dünyasında hiçbir ülke ilkel yöntemlerle, dürtülerle, iç güdülerle, hele hele kendilerini diğerinden daha akıllı zanneden 2 grup ya da daha fazla gruplarca yönetilemez; istikbali insani zaaflara kurban edilemez. 

Cumhuriyet değerlerini benimsemiş, Cumhuriyet'in nimetlerinden faydalanarak, yokluktan çıkmış, adım adım, elemelerden geçerek, seçilerek kariyer yapmış ve hayat kurmuş, devlet adamı niteliği taşıyan, bürokrasiyi iyi bilen, yabancı dil bilen, akılcı, "2+2 kaç eder?" sorusuna "Bence 4" cevabı vermeyecek, bölücü söylemlerde bulunmayan, yönetim gücü için resmi olmayan ittifaklara ihtiyaç duymayan, iktidarına millet dışında hiçbir grubu ortak etmeyen, aldanma lüksüne sahip olmayan, vizyonu geniş, taktik kabiliyeti gelişmiş, takım oyununa yatkın, güler yüzlü, tatlı dilli, gönlü geniş, ailesiyle toplumun genel, mütevazi aile yapısını büyük oranda yansıtarak ülkeyi temsil edecek, insanlara huzur veren, en önemlisi de hakkında şaibe olmayan, nüfuz ticareti yapmayan, eline kan bulaşmamış, şiddeti hayatının hiçbir döneminde benimsememiş, dürüst kişiyi başa getirmek elimizde. 

Unutmayalım ki seçeceğimiz kişi hem dünyada bizi temsil edecek, dünyanın gözünde toplumumuzun fotoğrafı olacak hem de yetişecek yeni nesillere, çocuklarımıza örnek teşkil edecektir.


Ona göre oy verin!

Sevgiler 

14 Mart 2014

Nah


Özellikle çocuğu olanlar lütfen acılı insanları "Çocuğuna sahip çıksaydı" diye tenkit ederken dikkat edin, insaflı olun!

Kim bilir belki sizin de bir gün 

bir Erdal'ınız,
bir Berkin'iniz, 
bir Burak'ınız...

bir Deniz'iniz olur...

...ve nah evde tutarsınız!





13 Mart 2014

Farkında mıyız



























Gezi Parkı'nı, yanlış hatırlamıyorsam 2. haftasında, çekilen PKK bayrakları yüzünden terkeden çok insan görmüştüm. Gencecik polislerin bana, sıkıysa indirin o bayrakları yoksa siz de teröristsiniz dediğini duyduğumda anlamıştım ki "son algı bükücü" direnişi bastırmak için her yolu deneyecekti; direnişi ya milliyetçilikle ya da dindarlıkla kıracaktı.

Gezi Parkı'ndaki Anti-Kapitalist Müslümanların varlığı direnişe din üzerinden bir saldırı yöneltilmesinin önünü tamamen kesmişti. O zaman elde bir tek, büyük kitleleri bir anda harekete geçirebilecek "milliyetçilik" kalıyordu. 

Bence bu hareket, direnişi kırmak, direnişin kamuoyu desteğini yitirmesi ve günlerdir uykusuz genç polislerden destan yazan kahramanlar yaratmak için oynanan kirli bir oyundu. 

Neden mi böyle düşünüyorum?

Size, emniyet güçlerinin, Gezi Parkı'na yapılan ilk büyük operasyonda tüm örgüt bayraklarını alandan temizleyip bir tek PKK bayraklarına dokunmadığını söylesem! 

Çok daha sonra tesadüfen bu yazıyı okuduğumda şaşırmamıştım... 

Şimdi belki Berkin Elvan'ı ebediyete uğurladığımız milyonların katıldığı yürüyüşte bir tek PKK bayrağı olmayışının değerini daha iyi anlarız. Organizasyonu kim yaptıysa, ne derin, ne paralel devlet sızamamış olmalı ki malum zat yine milliyetçilik duygularını sömürerek bir kaos ortamı oluşturmasına imkan verecek malzemeyi bulamadı. Bunu aslında bir anlamda da operasyonel güç kaybının göstergesi olarak değerlendirirsek yanılmış mı oluruz?

Neden mi bir organizasyon ekibi varlığı arıyorum?

Küçük bir kaç olay dışında bu kadar düzenli ve sağduyulu hareket eden, provokasyonlara izin vermeyen milyonluk gruplara dünyada pek sık rastlanmaz, hatta hiç rastlanmaz  da ondan.

Bir düşünsenize o törende tek bir PKK bayrağı açılsaydı ne olurdu?

Kimler miting meydanlarına malzeme yapardı?

Kimler ellerini ovuşturarak seyrederdi?



Uçurumun kenarından dönmüş olabilir miyiz?




















Uyan


Uyan desem
Uyanır mısın halkım
Kalk desem 
Kalkar mısın aşkım

Uyan 

Anlaman için söyle
Ne yapmam lazım
Uyanman için
Kaç gün daha uyumam lazım

Uyanman için söyle
Ne yapmam lazım
Anlaman için
Kaçımızın ölmesi lazım

Bir an olsun
Beni candan sayar mısın
Bir kez olsun
Kendini yerime koyar mısın

Uyan 

Anlaman için söyle
Ne yapmam lazım
Uyanman için
Kaç gün daha uyumam lazım

Uyanman için söyle
Ne yapmam lazım
Anlaman için
Kaçımızın ölmesi lazım

08 Mart 2014

Kadınlar Günü

Çok değil henüz 5 sene önce 10 Eylül 2009 tarihinde yaşanan Halkalı'daki sel felaketinde Güldane Çiftçi (22), Özlem Ünal (19), Bircan Karataş (21), Naciye Karadeniz (47), Altun Yüksek (46), Fikriye Özentürk (43), Nuriye Can (37), Nebahat Salkım (39) isimli 8 tekstil işçisi kadını AKP'nin rantçı belediyecilik anlayışına ve yetkili olacak heriflerin sorumsuzluğuna kurban vermiştik...

2005 yılında üzerlerine fabrika kapısı kilitlendiği için çıkan yangında yanarak hayatını kaybeden 5 işçi kadın gibi...

Adıyaman'da 38 çocuğu yetim bırakan, 9 kadın tarım işçisinin hayatını kaybettiği trafik kazasındaki gibi...

Sadece 2013 yılında 28.000 kadının şiddete maruz kaldığı, 237 kadının çeşitli şiddet olayları sonucunda hayatını kaybettiği bir ülkede insanların Kadınlar Günü'nü meydanlarda kutlaması gerekmez mi?

Kadınlar Günü kutlu olsun!
http://www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net

10 Şubat 2014

Bu Çağda Bu Kafa

Günümüz teknolojisinde, yarattığı devasa ekonomiye bakıldığında futbol sahasındaki adaletin, karar yetkisinin, halen sadece insan kabiliyetine ve anlık takdirine bırakılmasını anlamak mümkün değil. Bugün Sivas'ta oynanan ve 2-0 biten, Yunus Yıldırım'ın "yönetemediği" Sivasspor - Fenerbahçe maçında bunun anlamsızlığını bir kez daha gördük. Ceza sahası içinde, çizgi hakemi Murat Türker'in gözünün önünde gerçekleşen fakat her ne hikmetse "görülemeyen", Kadir Bekmezci'nin elle müdahalesi (ki kendisi de itiraf etti) maçın kaderini değiştirdi. Bu gibi nice hakem hataları yüzünden sadece spor değil, kulüp gelirleri ve hatta insan psikolojisi büyük zarar görmekte. Hakem hatasının oyunun bir cilvesi olarak görülmesini kabul etmek mümkün değil.

Türkiye'deki son durumlardan, kumpaslardan, paralellerden sebep adalete olan inanç zaten ağır yaralı. Bir de bu hoyratlıktan, toplumun tümünde siyasi görüş gözetmeksizin tabana yayılmış ve neredeyse tek kalan ortak nokta diyebileceğimiz futbol etkilendiği zaman maddi ve manevi hasarın boyutları büyüyor.

Dünyada futbolun yarattığı gelir 200 milyar doların üzerinde. 100 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen bahis piyasası da eklendiğinde futbol sadece spor olmaktan çıkıyor. Dev bir sektörden bahsediyoruz. Tarım, tekstil, otomotiv, elektronik sektörleri gibi... Bu sektörlerle karşılaştırıldığında, bu kadar hoyrat kontrol edilen ve kötü niyete açık bırakılan başka bir sektör bulmak mümkün görünmüyor.

UEFA'nın 2009 yılında uygulamaya soktuğu çizgi hakemi uygulaması, Türkiye'de ilk olarak 2012'de Erzurumda oynanan Fenerbahçe - Galatasaray maçında uygulanmıştı. Aşağıdaki resimde görülen pozisyon çizgi hakeminin gerekliliğini değil fakat niyetini sorgulatır. Şimdi Fenerbahçe taraftarı bu durum karşısında, takımlarının siyasi hesaplara kurban ediliyor olduğunu düşünmekte haklı değil mi?

Sahada adaleti sağlamakla görevli hakemin emin olmadığı pozisyonlarda teknolojik imkanlardan faydalanması şarttır. Özünde hakemin, mahkemelerde suçlara karşı her türlü teknolojik imkanlardan faydalanarak karar veren hakimden farkı yoktur. Amaç adaleti sağlamaktır; fakat anlık karar vermesi gerektiğinde hakemin yanılması ihtimali yüksektir. Bu sebepten dolayı teknoloji en çok, çirkin suçlamalara maruz kalan, büyük stres altında maç yönetmek zorunda kalan hakemleri rahatlatacaktır; ve maç yönetirken çok daha verimli olmalarını sağlayacaktır.

Peki, orta hakemin koluna titreşimli bant takmayı akıl eden UEFA, neden halen gol çizgisi teknolojisi, çizgi sensörü, kameradan pozisyon tekrarı gibi teknolojik imkanlardan faydanlanmak yerine hakem sayısını artırmak yolunu seçmektedir? 

UEFA maalesef mevcut kurallarla devam ederek, futbol sahalarını, siyasi müdahalelere, belirsizliklere, haksızlıklara, şikeye açık bırakmaktadır. Teknolojik imkanlardan faydalanmak yerine ilkel yöntemlerde ısrar etmek futbolu ciddiye almamaktır; ve müdahaleye bilinçli olarak açık bırakmaktır.

Mesela FİFA'nın yayınladığı yeni 2013/2014 Oyun Kuralları Kitabı'na giren Gol Çizgisi Teknolojisi (GÇT)'nin en kısa zamanda yaygınlaşmasını dilerim.

Ayrıca buradan Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'na da sormak isterim. Bu gibi hataları yapan hakemler için öngörülen cezalar nelerdir; verilen cezalar var mıdır; varsa caydırıcı mıdır? 

Ben yukarıdaki sorulara ek olarak "Yoksa destan yazdınız diye ödüllendirilmekte midirler?" diye soru sormanın aklımın ucunda bile geçmeyeceği bir futbol, bir ülke istiyorum.









Kaynak:
http://www.futbolekonomi.com/Raporlar/Tugrul%20Aksar%20roportaj.pdf 
http://www.futbolekonomi.com
http://www.turkiyegazetesi.com.tr//Resources/2014/2/9/131369_fb-penalti-isyani_1.jpg 
http://spor.milliyet.com.tr/cizgi-hakemi-uygulamasi-ilk-kez-yapildi/spor/spordetay/12.08.2012/1579916/default.htm 
http://www.tffhgdistanbul.org.tr/fifa-201314-oyun-kurallari-kitabini-yayinladi-yeni-kitapta-en-buyuk-degisiklikler/

01 Şubat 2014

Çamura Yatmayın

Ben herkesin Allah tarafından gönderildiğine ve görevlendirildiğine inanırım şüphesiz onun da... 

Görevi bir milletin ahlakını ve sabrını sınamak, sınırlarını zorlamak olmalı! Her dediğini inkar eden, yediği kaba sıçan, hırsızlığa göz yuman, davadan dönen, takiyyeci, arkadaş satan, yarı yolda bırakan, menfaatçı, sübyancı, parmak yalayan, ayıya dayı diyen miyiz, değil miyiz? 

Yakın zamanda karakterimiz yüzümüze çarpılacak, sakın ha biz öyle değiliz diye çamura yatmayın!

07 Ocak 2014

Pornotorite

Son zamanlarda sosyal medyada ciddi bilgi kirliliğine sebep olan görseller paylaşılıyor. Hemen birkaç örnekle konuya açıklık getirelim.

Örneğin aşağıdaki fotoğrafta resmi kullanılan kişi porno yıldızı Rocco SIFREDI. Yazıda ise bu kişinin Haftalık Şalom Gazetesi'nin yönetim kurulu üyesi ve Türkiye üzerine oyunlar oynadığı ileri sürülen OTPOR'un Türkiye sorumlusu olduğu yazıyor!


Aşağıdaki diğer görselde ise yine bir porno yıldızı olan Sasha GREY, Türkiye'ye karşı "hain" planları itiraf eden bir Amerikan Senatörü olarak tanıtılmış! 



Bir diğer görselde ise porno film çeken bir firma olan BangBros, Kanadalı bağımsız bir araştırma şirketi olarak lanse edilmiş. Yanında yazan "Voyeur" kelimesinin Türkçe karşılığı sapık, dikizci, röntgenci vesaire...  Bu hayali şirketin AKP'yi seçimlerde rakiplerinden bir hayli önde gösteren grafiği de paylaşılmış. 


Tabi bu görselleri, onları sıkça paylaşarak prim yapmaya çalışan, düzmece belgelerden medet uman AKP'liler mi, yoksa onların eğitim seviyeleriyle dalga geçmek isteyen gezizekalılar mı hazırladı bilinmez. Yine de böyle bir görselle karşılaştığımızda sosyal medyada paylaşmadan önce Google'da küçük bir araştırma yapmak, sosyal medyadaki bilgi kirliliğini önlemek açısından sorumlu bir davranış olacaktır. Bu araştırmayı, sözü söylediği öne sürülen kişinin ismini aratarak ya da resmi Google Image Search'ta aratarak yapmak mümkün. Nasıl yapılacağını öğrenmek için tık!