10 Şubat 2014

Bu Çağda Bu Kafa

Günümüz teknolojisinde, yarattığı devasa ekonomiye bakıldığında futbol sahasındaki adaletin, karar yetkisinin, halen sadece insan kabiliyetine ve anlık takdirine bırakılmasını anlamak mümkün değil. Bugün Sivas'ta oynanan ve 2-0 biten, Yunus Yıldırım'ın "yönetemediği" Sivasspor - Fenerbahçe maçında bunun anlamsızlığını bir kez daha gördük. Ceza sahası içinde, çizgi hakemi Murat Türker'in gözünün önünde gerçekleşen fakat her ne hikmetse "görülemeyen", Kadir Bekmezci'nin elle müdahalesi (ki kendisi de itiraf etti) maçın kaderini değiştirdi. Bu gibi nice hakem hataları yüzünden sadece spor değil, kulüp gelirleri ve hatta insan psikolojisi büyük zarar görmekte. Hakem hatasının oyunun bir cilvesi olarak görülmesini kabul etmek mümkün değil.

Türkiye'deki son durumlardan, kumpaslardan, paralellerden sebep adalete olan inanç zaten ağır yaralı. Bir de bu hoyratlıktan, toplumun tümünde siyasi görüş gözetmeksizin tabana yayılmış ve neredeyse tek kalan ortak nokta diyebileceğimiz futbol etkilendiği zaman maddi ve manevi hasarın boyutları büyüyor.

Dünyada futbolun yarattığı gelir 200 milyar doların üzerinde. 100 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen bahis piyasası da eklendiğinde futbol sadece spor olmaktan çıkıyor. Dev bir sektörden bahsediyoruz. Tarım, tekstil, otomotiv, elektronik sektörleri gibi... Bu sektörlerle karşılaştırıldığında, bu kadar hoyrat kontrol edilen ve kötü niyete açık bırakılan başka bir sektör bulmak mümkün görünmüyor.

UEFA'nın 2009 yılında uygulamaya soktuğu çizgi hakemi uygulaması, Türkiye'de ilk olarak 2012'de Erzurumda oynanan Fenerbahçe - Galatasaray maçında uygulanmıştı. Aşağıdaki resimde görülen pozisyon çizgi hakeminin gerekliliğini değil fakat niyetini sorgulatır. Şimdi Fenerbahçe taraftarı bu durum karşısında, takımlarının siyasi hesaplara kurban ediliyor olduğunu düşünmekte haklı değil mi?

Sahada adaleti sağlamakla görevli hakemin emin olmadığı pozisyonlarda teknolojik imkanlardan faydalanması şarttır. Özünde hakemin, mahkemelerde suçlara karşı her türlü teknolojik imkanlardan faydalanarak karar veren hakimden farkı yoktur. Amaç adaleti sağlamaktır; fakat anlık karar vermesi gerektiğinde hakemin yanılması ihtimali yüksektir. Bu sebepten dolayı teknoloji en çok, çirkin suçlamalara maruz kalan, büyük stres altında maç yönetmek zorunda kalan hakemleri rahatlatacaktır; ve maç yönetirken çok daha verimli olmalarını sağlayacaktır.

Peki, orta hakemin koluna titreşimli bant takmayı akıl eden UEFA, neden halen gol çizgisi teknolojisi, çizgi sensörü, kameradan pozisyon tekrarı gibi teknolojik imkanlardan faydanlanmak yerine hakem sayısını artırmak yolunu seçmektedir? 

UEFA maalesef mevcut kurallarla devam ederek, futbol sahalarını, siyasi müdahalelere, belirsizliklere, haksızlıklara, şikeye açık bırakmaktadır. Teknolojik imkanlardan faydalanmak yerine ilkel yöntemlerde ısrar etmek futbolu ciddiye almamaktır; ve müdahaleye bilinçli olarak açık bırakmaktır.

Mesela FİFA'nın yayınladığı yeni 2013/2014 Oyun Kuralları Kitabı'na giren Gol Çizgisi Teknolojisi (GÇT)'nin en kısa zamanda yaygınlaşmasını dilerim.

Ayrıca buradan Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu'na da sormak isterim. Bu gibi hataları yapan hakemler için öngörülen cezalar nelerdir; verilen cezalar var mıdır; varsa caydırıcı mıdır? 

Ben yukarıdaki sorulara ek olarak "Yoksa destan yazdınız diye ödüllendirilmekte midirler?" diye soru sormanın aklımın ucunda bile geçmeyeceği bir futbol, bir ülke istiyorum.









Kaynak:
http://www.futbolekonomi.com/Raporlar/Tugrul%20Aksar%20roportaj.pdf 
http://www.futbolekonomi.com
http://www.turkiyegazetesi.com.tr//Resources/2014/2/9/131369_fb-penalti-isyani_1.jpg 
http://spor.milliyet.com.tr/cizgi-hakemi-uygulamasi-ilk-kez-yapildi/spor/spordetay/12.08.2012/1579916/default.htm 
http://www.tffhgdistanbul.org.tr/fifa-201314-oyun-kurallari-kitabini-yayinladi-yeni-kitapta-en-buyuk-degisiklikler/

01 Şubat 2014

Çamura Yatmayın

Ben herkesin Allah tarafından gönderildiğine ve görevlendirildiğine inanırım şüphesiz onun da... 

Görevi bir milletin ahlakını ve sabrını sınamak, sınırlarını zorlamak olmalı! Her dediğini inkar eden, yediği kaba sıçan, hırsızlığa göz yuman, davadan dönen, takiyyeci, arkadaş satan, yarı yolda bırakan, menfaatçı, sübyancı, parmak yalayan, ayıya dayı diyen miyiz, değil miyiz? 

Yakın zamanda karakterimiz yüzümüze çarpılacak, sakın ha biz öyle değiliz diye çamura yatmayın!