20 Şubat 2017

Ayıp


Ancak olgunlaşmış olacak ki çekimlerini Eylül ayında yaptığımız klip 5 ay sonra nihayet dalından düşerek yayına girdi! Verdikleri destek için sevgili Hare Sürel'e ve sevgili Beste Dirican'a sonsuz teşekkürler. 

İyi ki varsınız!



söz-müzik-düzenleme: mertkan d. yılmazer

video

oyuncu: beste dirican 
görüntü yönetmeni: hare sürel
yönetmen: mertkan d. yılmazer
prodüksiyon: mertkan d. yılmazer



ayıp


bir sandalye kap 
niye kendine benzeyeni arar insan 
bir sandalye kap 
çünkü insan kendini sevmek ister özünde 


otur dinle gözlerimi 
bir sigara sar 
içine çek nefesimi 
bir yatak ser 
yakalım üstünde gelmişi, geçmişi, geleceği 
bir çay demle
dilimiz olsun şekeri 

kendini sevmezken 
niye kendine benzeyeni ister insan 
kendinden nefret ederken 

otur dinle ellerimi 
bir kadeh koy 
yudumla acizliğimi 
bir yatak ser 
yakalım üstünde herkesi, herşeyi, hepsini 
bir yemek yap 
direk kalbe gitsin 

ama dokunamaz kendine ayıp diye 
çünkü insan kendini sevmek ister özünde 
ama korkar ayıplarlar diye

Hadi Baştan



doğduğun gün 
olup dalından düştüğün gün
yaşam 
toprağa düşene kadar geçen zaman 
ölüm 
yok
sonra
hadi baştan










fotoğraf kaynak: http://www.androidjunkies.com/wp-content/uploads/2013/02/apples-falling.jpg

Yolun Açık Olsun Nezih Onur


Değerli bir rock müzik emekçisi, Kramp grubunun bas gitaristi Nezih Onur aramızdan ayrılmış. 

12 Eylül darbesine atfen yazdıkları unutulmaz şarkıları "Lan N'oldu" hala kulağımda... 

Türkiye'de rock müzik bir dönem Kramp, Whisky, Badluck, Akbaba, Nekropsi, Mavi Sakal, Acil Servis, Objektif ve Pentagram gibi belki iki elin parmağını geçmeyecek sayıda grubun hayalleriyle var oldu. 

Yolun açık olsun Nezih Onur. 


Ne mutlu buradasın.


Ne mutlu iz bırakmışsın. 





Beyoğlu'yu Kim Vurdu




Journo'da 18 Şubat 2017 tarihinde Zülal Kalkandelen imzasıyla yayınlanan "Müzik sektörüne ağır darbe: Yeni Türkiye yeni Beyoğlu" başlıklı yazıya, sosyal medyada özellikle müzisyen arkadaşlarım paylaşmaya başladığında bir göz atmıştım; sonra uzun bulunca da rahatta okumak için bir kenara kaydetmiştim. 

Öncelikle bu güzel derlemesi için Zülal Kalkandelen'e ve değerli görüşleriyle katkıda bulunan sektörden insanlara teşekkürler. 

İçeriğe gelince söylenecek çok şey var aslında... 

Açıkçası çuvaldızı, iğneyi geçtim, dikeni bile kendine, esnafa, sektöre değdiren kimseyi görememek üzdü. Evet ben de kesinlikle Beyoğlu üzerinde siyasal oyunlar oynandığı -ki bu her iktidara gelen parti döneminde böyle olmuştur; çünkü önemli bir "öteki kalesi" olmasının yanısıra Beyoğlu deli bir rant merkezidir- konusunda hemfikirim fakat bugün Beyoğlu'nun içinde bulunduğu içler acısı durumda payımız olduğu gerçeğini de kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

Atatürk'ün "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" özdeyişi vardır ya. Bizler, yani oraya aşık, oraya müptela, orada yaşayan, oradan beslenen, orada varolan bizler tek vücut olamadığımız, her fırsatta birbirimizi tabiri caizse düdüklemeyi marifet saydığımız için bugün Beyoğlu'nun bu tür dayatmalara, müdahalelere tutacak ne sağlam bir kafası, ne de eğmeyecek güçlü bir boynu var artık. 

Kalkandelen sonun başlangıcı olarak 2011'i göstermiş. Ben, ki bir zamanlar parçası olmak için can attığı Taksim'de, sahne alacağı mekanın önünde ne idüğü belirsiz değnekçilerle tekme tokat kavga edip eli, yüzü çizilmiş, üstü yırtılmış halde sahneye çıkmış, İstiklal'in bir alt paralelinde kasığına silah dayanmış, hayranlıkla ağzının içine baktığı mekan sahipleri tarafından sahne vaadiyle bedavaya çalıştırılmış, sahne aldığı zaman da alacağı üç kuruşuna türlü türlü yalanlarla el konmuş birisiyim; kendisine 2000'lerin başlarını işaret etmek isterim. 

Sadede gelecek olursak. Laleli'de esnaf Ruslara ne yaptıysa, Beyoğlu'da biz bize onu yaptık. Üzgünüm.

Sevgilerimle.


Fotoğraf kaynak: http://i.hurimg.com/i/hurriyet/75/590x332/56f0ffbb67b0a930fcaded28.jpg