06 Kasım 2013

Gençlik Kimlere Emanet



























Değil gözünde, beyninde bile kadınla erkeği yanyana koyamayan, oğlundan, kızından korkan, sorunlu ergenliğinin travmasını atlatamamış, zihniyeti sakat, kendini bilmez bir güruhun pençesinde ülkenin ufku kararmaya devam ediyor. Maalesef yerel seçimlerin yaklaşması, bu gibi çıkışların, siyasi hamleler olduğunu gösteriyor ki en tehlikeli olan da bu. Yine kadın üzerinden, yine namus üzerinden, yine inanç üzerinden pis bir oyuna girişiliyor. Hedefte ise en büyük tehlike olarak gördükleri, ülkemizin geleceği okuyan gençlik var. Erdoğan'daki değişiklik ise çok daha dikkat çekici. Eskiden olsa "Biz yurtlarımızı açarız isteyen gelir, istemeyen gelmez" derdi; demek köprü geçilmek üzere ki üslup değişiyor, ve  sertleşerek evlerimize kadar giriyor. 

Bu nasıl bir sorumsuzluktur? 
Bu kaçıncı sorumsuzluktur?

Bütün bir okuyan gençlik toptan fuhuşla itham ediliyor. Buna gerekçe olarakta ailelerin ve çevrenin şikayetleri öne sürülüyor. Soru soran Reuters muhabiri Gülşen Solaker'e aşağılar bir tavırda "Hayırlı olsun" denerek soruyla cevap veriliyor. Ama yine Erdoğan her zaman olduğu gibi işi "halkına" ihale ediyor. Tencere tava protestoları zamanında olduğu gibi halk yine muhbirliğe, birbirini şikayet etmeye, ispiyonculuğa teşvik ediliyor. Halk birbirinden şüphe eder hale getiriliyor, kutuplaştırılıyor. 

Bu gidişle öğrencilerin kaldığı semtlerde, kendilerine görev çıkaran yobazlardan oluşan sivil ahlak zabıtalarının dolaştıklarını görürsek şaşırmayalım. Hatırlarsanız Gezi Parkı protestoları sırasında hükümetin sorumsuz söylemleriyle esnafı kışkırtması, Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın polis ve esnaf tarafından dövülerek öldürülmesine sebep olmuştu. Can kaybı olmasa da benzeri esnaf-protestocu gerginlikleriyle İstiklal Caddesi'nde ve birçok yerde de karşılaşmıştık. Erdoğan'ın bu sözlerini, devletin onları koruyacağına dair bir mesaj olarak algılayabilecek kendini bilmezlerin gençlere ne yapacakları belli mi olur? Halide Edip'in unutulmaz romanı "Vurun Kahpeye" romanındaki gibi bir olayın yaşanmayacağının garantisini kim verebilir. Mahalle meydanlarında, aynı evde kalan kızların, erkeklerin "taşlanmasına" kadar gidebilecek bir yol açıldı dersek ne kadar abartmış olabiliriz?


İnanıyorum ki fuhuşla itham ettiğiniz, bu milletin okuyan çocuklarının kaldıkları evler sizin kafalarınızın içinden çok daha temizdir! 


Dilerim bu halk sizi en kısa zamanda üzerinden atar.





Erdoğan, 'Kız erkek karışık yurt dönemini kapattık. Yüzde 75 düzenleme yaptık.Ev konusunda birçok şikayet aldık. Bu konuyu sizlerin takdirine bırakıyorum. Muhafazakar Demokrat iktidar olarak da ne gibi düzenlemeler yapılabilir, bu şikayetleri değerlendirip gerekeni yapacağız. Gerekirse yasal düzenleme de yaparız' dedi.

SİZ KIZINIZ OLSA BÖYLE BİR ŞEY İSTER MİSİNİZ?
Bir muhabirin, 'Kişiye özel şikayetler mi var?' sorusu üzerine Başbakan, 'Kişilerin müstakil evlerinde kız ve erkeklerin beraber kalması ne denli uygun olabilir.' cevabını verdi. 

Muhabir sorusunu uzatınca da gergin anlar yaşandı. Erdoğan, 'Siz ilerde anne olduğunuzda kızınıza böyle bir şeyi uygun buluyorsanız sizin için hayırlı olsun' ifadesini kullandı.