21 Kasım 2013

Dişe Diş, Kana Kan, Linçe Linç






















Neredeyse her dediğini, demedim diyerek inkar etmeyi alışkanlık haline getirmiş bir adamın, neredeyse 15 sene önceki bir gecede yaşananlardan dolayı, o zamanın şartlarını çok iyi bilmesine rağmen cadı avı başlatması komik değil mi? 

Her zaman olduğu gibi ağzından çıkan her kelimeyi emir telakki eden güruh gazetelerde, televizyonlarda kimler katıldı kimler katılmadı diye listeler çıkartıyorlar. Bunun getireceği reytingden medet uman sığ kanallar ise bu provakatörleri iştahla ekrana taşıyorlar. Her olayın gerçekleştiği zamanın şartlarıyla değerlendirilmesi gerektiği gerçeğini göz ardı ederek, katılan katılmayan onca insanın hayatını tehlikeye atarak, tenkit ettikleri, lanetledikleri ve maalesef yine siyasete alet ettikleri Ahmet Kaya'ya yapılanların mislini yapıyorlar. 


Dişe diş, kana kan, linçe linç!


Beyfendi milli görüş gömleğini çıkarttım, değiştim dediğinde olabiliyor; ama o zaman 24 yaşında olan Serdar Ortaç faşist kalıyor! Düne kadar gözde akil adamlarından olan Kadir İnanır'ı "tuvaletteydim diyorlar... hepiniz oradaydınız ulan!" diyerek bir başbakana yakışmayacak çirkin bir üslupla tuvalete geri sokup, milletin nezdinde üstüne sifonu çekiyor. 


Erdoğan, sergiliyor olduğu anormal keskin manevraları, tutarsızlığı, siyasetin erdemi olarak kabul ediyor olsa gerek ki, ip üstünde takla atan bir cambaz edasıyla politika sözcüğünün kelime anlamını ülkenin alnına kazıyarak yoluna devam ediyor. En son olarak Diyarbakır'da ve dershane tartışmalarında da bunu açıkça gördük. 


Ben Erdoğan'ın siyasetini, sabun tipi siyaset olarak adlandırıyorum. Eline almış olmanın heyecanıyla fazla sıkanın elinden bilinmez bir yöne doğru fırlayabilen ya da rahata erdiğini sanıp elini gevşetenlerin elinden kayıp düşebilen bir siyaset tipi. Sonuç ise ülkenin durumu, "Fight Club" sanki, her iki şekilde de ellerindeki kirle başbaşa kalanların savaşı.


Peki bunları nasıl yapabiliyor? 


Arkasına, yani ne yapsa sorgusuz sualsiz onaylayan seçmen kitlesine güvenerek. Bu durum maalesef öylesine trajikomik bir noktada ki, hani Allah korusun Erdoğan seçmenlerinden birini arabasıyla ezse şehit sayacaklar!


Ne demiş Hacı Bektaş-ı Veli'miz:" Her ne ararsan kendinde ara."



Yani sorumluluk bizim.